Böbrek taşı rahatsızlığı, çok sayıda insanı etkileyen bir ürolojik problemdir. Son yıllarda, teknolojinin gelişmesiyle birlikte böbrek taşı tedavisinde Retrograd İntrarenal Cerrahi (RİRC) gibi modern yöntemler daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır. RİRC, böbrek taşlarını cerrahi müdahale ile kırmak için kullanılan, daha az girişimsel (minimal invaziv) bir tekniktir. Bu yazıda, RİRC’nin nasıl uygulandığı, hasta hazırlığı ve operasyon sürecine dair temel bilgileri sizlerle paylaşacağız.
RİRC Öncesi Hastanın Değerlendirilmesi
RİRC, minimal invaziv olarak sınıflandırılsa da cerrahi bir işlem olduğundan, her hasta detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme; hastanın tıbbi geçmişi ve fizik muayeneyi içermelidir. Ayrıca, idrar yolu enfeksiyon (İYE) varlığı araştırılmalıdır. İdrar yolu enfeksiyonları özellikle dikkat edilmesi gereken bir konudur, çünkü ciddi enfeksiyonlar, cerrahi sonrasında ürosepsis adı verilen tehlikeli bir duruma neden olabilir. Kanama eğilimi olan hastalarda da dikkatli bir değerlendirme yapılmalı ve gerekirse kan sulandırıcı ilaçlar düzenlenmelidir.
Taşın yeri, boyutu ve sertliği cerrahi planlamada önem taşır. RİRC öncesi taşları değerlendirmek için en yaygın kullanılan yöntem, kontrastsız bilgisayarlı tomografi (BT) taramasıdır. BT sayesinde taşın sertliği ve diğer anatomik yapılar hakkında detaylı bilgi elde edilir. Bu bilgi, taşın kırılabilirliği ve hangi tedavi yönteminin uygulanacağı konusunda yol göstericidir. Örneğin, sert taşlarda şok dalga litotripsi yerine RİRC tercih edilebilir.
Ameliyat Öncesi Hazırlık
Cerrahi müdahaleden önce, hastanın kan değerleri, böbrek fonksiyon testleri ve idrar kültürü gibi temel testler yapılır. İdrar yolu enfeksiyonu olan hastaların tedaviye başlamadan önce enfeksiyondan tamamen arındırılması gerekir. Ancak, enfeksiyon taşları bulunan bazı hastalarda, idrar kültürünün negatifleşmesi zor olabilir. Böyle bir durumda, cerrahiden önce ve sonra uygun antibiyotik tedavisiyle hasta kontrol altına alınmalıdır. Bu durumda dahi artmış enfeksiyon riski vardır.
RİRC Nasıl Uygulanır?
RİRC sırasında hasta özel bir pozisyonda yatırılır ve böbreğe ulaşmak için fleksible üreterorenoskop (fURS) adı verilen ince ve esnek bir cihaz kullanılır. İşleme başlamadan önce, güvenliği sağlamak amacıyla bir kılavuz tel yerleştirilir. Ardından, üreter yoluyla böbreğe ulaşılır ve taş lazerle parçalanır. Taş için bazen sepet benzeri bir kateter kullanılabilir. İşlem sonunda, taşların boyutuna ve hastanın durumuna bağlı olarak, idrar yolunu açık tutmak için D/J stent adı verilen ince bir tüp yerleştirilebilir.
RİRC endikasyonları
RİRC özellikle büyüklüğü 2 cm’nin altındaki taşlarda yüksek başarı oranı ile uygulanmaktadır. Taş büyüklüğü ve sertliği tedavi başarısını etkileyen faktörlerdendir. Örneğin, taşın 2 cm’den büyük olduğu durumlarda tekrarlayan tedavi gereksinimi artmaktadır. Son yıllarda geliştirilen yeni lazer cihazları ve diğer RIRS cihazları sayesinde, daha büyük taşlarda da etkili bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, RİRC’nin bazı zorlukları da bulunmaktadır. Alt pol taşları ve böbrek anomalileri tedaviyi zorlaştırabilir, ancak yeni cihazlar ve artan cerrahi deneyim bu zorlukların üstesinden gelmeyi sağlamaktadır. Ayrıca, obezite, böbrek anomalileri ve geçirilmiş açık böbrek cerrahisi gibi durumlarda da RİRC, daha az invaziv bir seçenek olarak güvenle uygulanabilir.
Komplikasyonlar
RİRC’nin komplikasyon oranı oldukça düşüktür. Özellikle enfeksiyon riski taşıyan hastalarda dikkatli değerlendirme yapılmalı ve işlem öncesi uygun antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. En sık karşılaşılan komplikasyonlar arasında ateş ve düşük oranda sepsis yer alır. Ayrıca, ameliyat sonrası kısa dönemde yan ağrısı ve üreteral stent rahatsızlığı görülebilir. Uzun dönem komplikasyonlar, özellikle üreter darlığı, nadirdir.
Sonuç
Böbrek taşlarının tedavisinde RİRC, hastalar için minimal invaziv ve etkili bir yöntem sunar. Gelişen teknolojiler sayesinde, cerrahi işlem daha güvenli ve başarılı hale gelmiştir. Ancak, her cerrahi müdahale gibi RİRC’de özenli bir hazırlık ve dikkatli bir takip gerektirir. Hasta değerlendirmesinden cerrahi tekniğe kadar her adımın dikkatli bir şekilde yapılması, başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlar. Özellikle minimal invaziv yapısı, düşük komplikasyon oranları ve yüksek başarı oranları ile günümüzde giderek daha sık tercih edilmektedir.